Geçmişte uzun bir süre devlet kurumunda çalışmış ve işten ayrılmış hanımefendinin, 10 yaşındaki oğlu, zaman zaman camiden para çalıyordu. Uyarılarına rağmen bunu engelleyemiyorlardı.
İslam fıtratı üzerine temiz bir karakterle yaratılmış olan çocuğun normal şartlarda bunu yapmaması gerekir.
Ben, çocuk problemlerinde, direk anne ve babaya bakarım. Çünkü çocuk, anne ve babanın sırrıdır. Düz ağacın eğri gölgesi olmaz.
Çocuk, ortaya koyduğu davranış ile kursağındaki haksız kazanca işaret etmekteydi. Sorunun kaynağının din üzerinden kazanılmış haksız bir kazanç olabileceğini düşündüm ve buraya yoğunlaştık.
Anne, geçmişte çalıştığı kuruma yazılı sınav ve yapılan mülakat sonucu alınmıştı. Sınavda daha başarılı adaylar olmasına rağmen mülakatta kendisinin tercih edilme sebebi mensubu olduğu dini cemaat olmuştu.
Neticesinde çalışarak hakkını verse de ilk girişte hak etmediği bir işten, uzun bir süre rızkını kazanmıştı. Burada, sınavda önünde bulunan insanların hakkını çiğneme durumu söz konusuydu.
Peygamberimiz, “Allah’ın lâneti, rüşvet verenin ve rüşvet alanın üzerinedir” (İbn Mâce, Ahkâm, 2) buyurarak bir mevki, makam, rütbe, ihale vs. elde etmek için rüşvet alan ve veren kişinin melun olduğunu söylemiştir.
Her ne kadar ortada rüşvet söz konusu değilse de hak edilmeyen bir mevkiye birilerinin hakkı çiğnenerek gelinmişti. Haliyle elde edilen kazançta birilerinin hakkı ve ahı vardı. Hatta belki bedduaları söz konusu idi.
Sevabını hakkını çiğnediği kişilere bağışlamak şartıyla bir kuyu açtırmamızla beraber çocuk bu kötü alışkanlığını bıraktı.