Öncelikle ben “üç harfliler” demeyeceğim. Cin demekle onlar gelip insana musallat olmaz. Kur’anda üç harfli değil Cin Suresi vardır.
Hz Adem (as)’e secdeye karşı çıkan şeytan cennetten kovulunca Allahu Teala’dan insanları saptırmak için ruhsat istedi ve bu kendisine verildi.
İnsanda iki tip cinni şeytan görevlidir:
1. Lümme-i Şeytaniye’de görevli vesveseci şeytan.
“Allah sizden her biri için, bir cinni arkadaş kılmıştır.” Ashab: “Size de mi yâ Rasûlallah?” diye sorduklarında, Rasûlullah: “Bana da, ancak Allah ona karşı bana yardım etti de, o (cin) Müslüman oldu, artık o, bana ancak hayır emrediyor. ” buyurdu. (et-Tâc, V/233)
Bir hadis-i şerifte, “İnsan kalbinde iki lümme (merkez) vardır. Bunlardan biri melek ilhamı, diğeri ise şeytan vesvesesi içindir.” buyuruluyor.
Demek ki, insan mahiyetinde iyi şeylere açık menfezlerin yanında, aynı zamanda kötü şeylere açık menfezlerde, pencerelerde, kale kapıları gibi açık noktalarda bulunabiliyor; herkes kendine açık o noktadan oraya nüfuz etmek istiyor. Şeytanın kalbe nüfuz mahalli, “LÜMME-i ŞEYTANİYE”; hak, hakikat ve amel-i sâlihe dair telkinlerin merkezi de “LÜMME-i MELEKİYYE” olarak anılıyor.
Fakat günümüzün insanının;
Ne şeytanın giriş noktalarından, “LÜMME-i ŞEYTANİYE”den haberi var,
Ne meleklerin girip-çıktığı latife-i Rabbaniye mahzeni “LÜMME-i MELEKİYYE”den haberi var.
Günümüz insanı; şeytanı da, meleği de taklidî şekliyle anlamıştır. Bu anlayış sadece vird kitaplarında, dua mecmualarında gördüğü şeyleri vird-i zebân etmekten ibarettir.
Asıl mesele o değildir; asıl mesele, tabye yapmış, size karşı mevzilenmiş bir şeytan karşısındasınız. Aynı zamanda yine gönlünüze nüfûz etmek üzere sizin için mevzilenmiş ruhânîler de mevcut; kalbini temiz tutanlara, kalbinin kapılarını onlara açık tutanlara varidât taşımak için onlar da mevzilenmiş. Ama birileri oraya girince, o kapılar yavaş yavaş kapanıyor; birbirine zıt kapılar gibi.
Aynen onun gibi, kapılar, kale kapısı gibi şeytana açık olunca…
göz, kontrol altına alınamayınca…
kulak, kontrol altına alınamayınca…
dil, kontrol altına alınamayınca…
tavır ve davranışlar, ihlaslı ve rıza-i İlahî mülahazasıyla planlanmayınca…
ve bazıları dindar göründükleri halde, dini meseleleri dünyevîliğe âlet ettikleri takdirde şeytana ait bütün kapılar, menfezler ardına kadar açılmış olur.
2. Burada bahsedilen ise bizim cin musallatı dediğimiz cin tayfasının İFRİT şeytanlarıdır.
Birinci grup kalpteki lümme-i şeytaniyede yer alır. Bu ikinci grupta yer alan cinni şeytanlar ise büyük günahlarla vücuda girer ve böbrek, mide, sırt, omuzlar ve baldırlara yerleşirler.
Her günahta küfre giden bir yol vardır. Cinni şeytanlar insana ancak günahlarla girme ruhsatına sahiptir “Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üzerine inerler.” (Şuara 221-222) ve o günahtaki ısrarla bu şeytanlar güçlenirler. Nihai hedef kişinin imanını almaktır. “Kim Rahman olan Allah’ı anmaktan yüz çevirirse, biz ona, bir şeytan musallat ederiz. Artık o şeytan her zaman onunla beraberdir.
Bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar. Onlar da kendilerinin hidayette olduğunu sanır.” (Zuhruf, 36-37) Şeytanlar ancak çok yalan söyleyen, iftira atan, sahtekâr, günah işlemekten çekinmeyen kimselere, yani kendilerine uygun karaktere sahip olanlara yanaşırlar. (Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 179)
Günaha ısrar ve devamla güçlenen cinni şeytanlar zamanla insanda psikolojik ve fiziki hastalıklara vesile olurlar. “Size gelip çatan her musibet ellerinizin kazandığı yüzündendir. Allah birçoklarını da affediyor.” (Şura 30)
Tevbe ise onları zayıflatır. “Size derdinizi ve onu şifasını bildireyim mi? Dikkat edin sizin derdiniz günahlar, devanız ise istiğfardır.” (Beyhaki)
Halk arasında bilindiği gibi küllüğe basmakla, kaynar su dökmekle, incir altında oturmakla, mezarlıktan geçerken, büyü, nazar vs ile musallat olmazlar. Aslında öncesinde gelen günahlar vardır. Şeytan burada maharetini konuşturur ve günahtan girişini gizlemek için araya böyle eften püften bahaneler serpiştirir. Bunlar biraz bizim şaman kültürümüzünde etkisinde gelen bilgilerdir. Yukardaki ayetler zaten neden insanlara girdiklerini ifade etti.
Bazen bu günahlar sadece bize vururken bazen zürriyete de devam etmektedir. Meşhur su kırbasını delen çocuk hikayesini hatırlayın. “Hem insanlardan gücün yettiği kimseleri, sesinle (Şehevî çalgılarla) kaydır ve fenalığa götüren süvarilerinle, piyadelerinle üzerlerine yaygara kopar. (Haram kazandırmakla) mallarına ve (zina yaptırmakla) evlâdlarına ortak ol; onlara (yalan yere) vaadlerde bulun. Fakat Şeytan, onlara, yalnız bir aldanış vaad eder.” (İsra, 64)