VAKA:
Bayan danışan, ne zaman kendisine evlenme talebi gelse aynı anda ikinci bir kişinin daha talip olduğunu ama her ikisi ile de sonuca gidemediğini söyledi. Bu kendisine defalarca olmuştu. Yaşı 30’a yaklaşmaktaydı ve evlenememekten endişe ediyordu. Kendisi ile yaptığımız çalışmada şöyle bir aile geçmişi ile karşılaştık:
Anne tarafından dedesi, askere gitmeden önce bir çiftlikte kahya olarak çalışıyormuş. Çiftlik sahibi, askerlik dönüşü kendisini kızıyla evlendirmek istediğini söylemiş. Delikanlı, askerden döndüğü zaman kızın bir başkası ile evlendiğini öğrenmiş. Kız evli olmasına rağmen onu ikna etmiş ve kaçırmış. Kız kaçacağı akşam, kasıklarını tutarak eşine hasta olduğuna dair rol yapmış.
Kız kaçmış ama kocası nikahı vermemiş yani boşamamış ve “Sancılar içinde ölesin!” diye bedduada bulunmuş. Kız kocasından boşanmamış iken delikanlı ile nikahsız olarak beraber olmuş ve daha sonra evlenmişler. Kız ilerleyen yaşında rahim kanserinden ölmüş. Genelde günah hangi uzuv ile işlenmişse orada hastalıklar başlıyor.
Bu hikayenin devamında bu nenenin evlatlarından evlenemeyenler, evlense de evliliği huzurlu olarak gitmeyip boşananlar veya çocuğu olmayanlar karşımıza çıkıyor. Zina, günah olmakla beraber evli kişilerle zina yapmak, özellikle komşu hanımı ile zina yapmak daha büyük bir günah olarak zikredilmiştir. İşlenen bu kusurlar da alt soylarda psikolojik problemler ve sıkıntılı evlilikler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bizler, başkalarına yaptığımızın kendi evladımıza döneceğini düşünmüyoruz. Bir başka ifade ile yaptığımız zulümlerle, aslında kendi evlatlarımıza zulmediyoruz. Üst soyların yaşantılarındaki bir kısım kusur ve günahlar alt soyda; evlenmek istememe, evlilik aşamasının sıkıntılı gitmesi veya evlense de eşiyle devamlı problemler yaşama şeklinde neticeler veriyor.
Kişilerin mürüvvete yürüyememesi yani evlenip huzurlu bir yuva kuramamasının sebepleri olarak şunlar zikredilebilir:
İFTİRA İLE YUVA YIKMA:
Namuslu bir kadın veya erkeğe iftira atarak evlenememesine veya yuvasının bozulmasına sebep olmak. Soyun benzeri bir kusur işleyerek kendisine lanet okutmuş olması.
Evlilik konusunda iftira atanların çocukları da iftiraya uğramaya devam ediyorlar.
YUVA BOZMAK:
Evlenecek olan kişileri ayırmak, evli olanları ayırmak, aralarına fitne atmak, kuş yuvası vb. yuvaları bozmak.
Özellikle komşu hanımıyla zina yapmak büyük bir lanet sebebidir. Bu konuda çalıştığım bir başka vakada altı kardeşin de evliliklerinin sıkıntılı olduğuna şahit olmuştum. Maalesef baba, komşu ve arkadaş eşleriyle zina eden bir karakterdi.
“Ey Allah’ın Resulü! Allah nezdinde en büyük günah hangisidir?”
“Seni yaratmış olan Allah’a eş koşmandır!” buyurdular.
“Sonra hangisidir?” dedim.
“Seninle birlikte yiyecek diye, evladını öldürmendir!” buyurdular. Ben yine:
“Sonra hangisidir?” dedim.
“Komşunun helalliği ile zina etmendir!” buyurdular.” (Buharî, Tefsir, Bakara 3)
KÜRTAJ:
Önceki maddedeki hadisten de anlaşılacağı gibi kürtaj ciddi bir cürümdür. Evlenememe veya evliliklerin sıkıntılı gitmesi, çocuk sahibi olamama konularında, kürtaj geçmişi en çok karşımıza çıkan sebeptir. Ayrıca bunun tıbbi ve psikolojik sonuçları da ortaya çıkmaktadır. Bu kusur, mutlaka gurre keffareti ve sadakalarla soydan temizlenmelidir.
EVLENME İLE İLGİLİ ADAKLAR:
Üst soylarda evlilik üzerine adak adanmış ve ihmal edilmişse alt soyda evlenmede sıkıntılar başlıyor. Neticede burada Allah’a verilmiş ve hala yerine getirilmemiş bir söz var. Ayrıca erkek üzerinde dişi adak, bayan üzerinde erkek adak unutulmuş veya yerine getirilmemişse bu da evlenmeyi etkileyebiliyor. Üzerinde ters adak (cinsiyet olarak) bulunanlar evlenme isteği duymuyor, cinsel isteksizlik veya cinsel problemler yaşayabiliyorlar.
ENSEST:
Soyda ensest ilişki varsa; bu kişilerin, kendileri gibi ensest aile geçmişi olanlarla evlenme ihtimail daha yüksek oluyor. Eğer çiftin birisinde ensest geçmişi yoksa, önce bunlar yaklaşıyor sonra anlamsız sebeplerle birbirlerinden soğuyorlar. Bu tür geçmişi olanların evlen(e)memesinin diğer bir hikmeti de, belki de bozuk bir neslin ortaya çıkmasının önü alınmış oluyor.
SOYDA TACİZ TECAVÜZ:
Masum bir kızın veya yetimin tecavüzle kirletilmesi sonucu yuva kurmasının önünün kesilmesi durumunda mağdurun ah edip beddua etmesi. “Mazlumun bedduasından sakının! çünkü Allah ile mazlum arasında perde yoktur.” (Buhârî, Zekât, 63)
EVLENEMEYENLERİ KINAMA:
Evlenemeyenleri, evlenmek isteyip de kimseyi beğenmeyenleri kınama.
Kınama, belayı peşin satın almadır. Daha önce karşılaştığım bir vakada da kadın, köyde evlenemeyen kızlar hakkında ileri geri konuşmalar yapıp durmuştu. Hatta bunlar için türküler söyleyerek onları rencide ediyordu. Zamanla üç kızı da evlenecek yaşa gelmesine rağmen evlenememiş ve evde kalmışlardı.
BÜYÜK VE HADDİ AŞAN SÖZLER:
Evliliğe, evlenmeye, nikaha, erkelere veya kadınlara lanet ve beddua okunması, küfre götürecek derecede söz söylenmesi, “Evlenmeyeceğim.” diyerek yemin edip büyük konuşulması, “Bu zamanda evlenilir mi?” diyerek evlenenlerin kınanması, “Evlenip de ne yapacağım.” gibi sözler.
LANET ve BEDDUA:
Anne, baba veya üst soydaki dede, neneler evlatlarının mürüvvetine beddua etmişlerse. Özellikle annesinin kaçarak evlenmesi ile anne babasının onun hakkında beddua etmiş olmaları.
“Evlenemeyesin!”, “Evlatlarının mürüvvetini görme!”, “Türemeyesiceler!”, “Yuva kuramayasın.”, “Soyun kurusun!” gibi beddualar edilmişse problemler yaşanır. Anne veya babanın başkalarının evlatlarının mürüvvetlerine beddua etmiş olmaları da etkileyebilir. Çünkü masuma yapılan haksız beddua kendine ve evlatlarına dönebilir.
ANNE VE BABA HUKUKU ÇİĞNEMEK:
Anne ve babaya eliyle, diliyle çektiren; kalplerini kıran, onların rıza ve duasını almayan ve onlara dua etmeyenlerin işleri rast gitmez. Evlilikleri, meslek hayatları, evlatlarıyla ilişkileri ve geçimlerinde bereketleri sıkıntılı olur.
Evlenemeyen kişiler süreç içerisinde hocalara(!) başvurmakta, onlardan gaybı bilme anlamında destek istemektedirler. Genelde “Sende büyü var, nazara gelmişsin!” gibi sebepler söylenmekte ve artık bir çok batıl ve şirk olan yollara müracaat edilmektedir. Yatırlara gidilip medet umulmakta, okunmuş sular, muskalar ile çözüm peşinde koşulmaktadır. Oysa kişi yaşadığı problemde kendi ve soyunun hatalarına yoğunlaşmalıdır.
“Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.” (Şuara, 30) Evlenememek, mürüvvete yürüyememek ve mutlu bir yuva kuramamak da bir musibettir.
Çözüm adına; kişinin soyunun ve kendisinin işlemiş olduğu bu hataların telafi edilmesi ve mağdur olan tarafın bedduasının hükmünün kaldırılması önemlidir. “İyilik ömrü artırır, sadaka günahları giderir ve kötü ölümden korur.” (Taberani) İmkan varsa evlenecek 7 çifte destek verilebilir, bir yetim evlendirilebilir veya onlarca fakir doyurulabilir. Herkes gücüne göre bir sadaka yoluna girmelidir. Çünkü “Sadaka belayı defeder!”
Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.