Musallat büyük günahlardan ruhsatla vücuda girer. Biz bu girişe çarpılma diyoruz. Her çarpılmada ağız burun yamulmaz. Zaten akıllı şeytan, ağız burun yamultup da ben buradayım demeyip, sinsice çalışandır. Her günahın musallatı ayrıdır. Biz, çoğu zaman çarpıldığımızı farketmeyiz bile.
Bir insanda lümme-i şeytaniye şeytanı sabittir. Zaten bu doğumla birlikte size tahsisli göreve başlar. Bunun en büyük başarısı sizi günahlara sokup vücuda diğer kardeşlerini sokabilmektir. Büyük günah neticesinde hemen bir tevbe gerçekleşmezse işte o zaman musallat şeytanlar giriş yapar. Bazı vücutlarda birden fazla şeytan mesken tutmuştur, çünkü her büyük günahın şeytanı başkadır ve vücudun farklı yerlerine yerleşirler.
Cinni şeytanların vücuda giriş ruhsatları şu günahlarla verilmiştir:
1. ALLAH’A İSYAN
Aslında bu; ben müslümanım. Allah’a asla isyan etmedim, etmem de dediğimiz bir meseledir. İnanan insanlar en çok bu sebeple şeytan musallatına maruz kalmaktadır.
Lanet olsun bu hayata, canımı al Allah’ım (Hay esmasına), zulüm bir türlü bitmiyor, Allah bizi unuttu (Adl esmasına), beni neden yarattın Allahım (hâlik esmasına), Allah beni affetmez (Tevvab esmasına) gibi isyanlar kişiyi Allahın koruma dairesinden çıkarır. Hayattan en az lezzet alanlar hayata en çok küfredenlerden çıkıyor. Psikolojik problemlerin temelinde de genelde gelen bela ve musibetlere sabır göstermek, dua ile ile direnç göstermek yerine Allah’a ve esmasına karşı isyana girmek vardır. Hangi esmanın sahasına isyan ederseniz o sahada imtihan başlar. İlahi kudrete isyan insanın ruhuna ve bedenine müthiş bir ağırlık verir, omuzları ağrır, sırtında bir yük veya kambur varmış gibi hisseder insan.
2. BÜYÜ MESELESİ
Tabi hoca dolaşma sürecinde en çok bunu duyarsınız. “Sende büyü var.” Rukye (okuyarak tedavi) yapan bir cami imamı “Bu yalanı bende söyledim millete. Ama 25 yılda 10 kişi görmedim büyülü.” demişti. Yapılan hiçbir büyü uzun süreli gitmez. En fazla 40 gün süreli devam eder ki bu Kabala büyüsüdür. Bu büyüyü yapmak için biri şizofren, üçü haham 11 kişiyi bir araya getirmek gerekir. Bu büyünün değeri 20.000$’dır. Galiba kimse bizim için bu kadar parayı gözden çıkarmaz.
Sabunla, adet kanı ile vs yapılan büyüler Felak ve Nas okumasıyla o gün etkisiz kalmaya başlar. Ama biz meseleyi ısrarla büyüye verdiğimiz için bir de iftira günahı yüklenmiş oluruz. Bu da şeytanın vücuda giriş ruhsatlarından biridir. Büyünün etkisi bitmiş olsa da bu “Falanca bana büyü yaptı.” iftirası büyüden daha güçlü bir şeytanı oturtur bedene. Kişi de bir türlü büyünün etkisinden kurtulamadığını sanır durur.
Büyü meselesini kafanızdan silin. Her büyünün beraberinde bir cin olduğu söylenir. Bununla ilgili hiçbir sahih kaynak yoktur.
Mide yanmalarınız büyüye verilir. Büyülü şunu yemişsin, cin midene oturmuş denilir. Mide yanması olanlar faiz, kumar ve haram kazançlarına tevbe etsinler. “Her kim tekrar faize dönecek olursa, öyleleri de ateş ehlidir ve orada ebedî olarak kalacaklardır.” (Bakara 275) Midesi ateş gibi yananlar Gaviscon içmek yerine haram rızkı kesse ve tevbe etse daha çabuk çare bulabilir yerine göre. Denemesi bedava. Ama gaviscon içmek daha kolay tabi.
3. LANET, BEDDUA, İNTİZAR MESELESİ
Asıl SÖZ büyülerinden korkmak lazım. Lanet, beddua, intizar bunlar söz büyüsüdür. Söz büyüsü okumakla, üflemekle değil helalleşmek ve tevbe ile tesirsiz kalır. Yoksa hiçbir şey bunları tesirsiz kılamaz. Haksız yere yapılan beddua, karşıya gitmez sahibine döner. Kişinin hakederek aldığı hiçbir beddua boşa gitmez. Anne babanın evladı için yaptığı beddua en kuvvetlisidir. “Allah belanı versin, canın çıksın, kör olasıca, yazıklar olsun, gün yüzü görme, evlatlarından çekesin.” daha neler söyler anne baba evladına. Sonra da belasını bulmuş, canı çıkmasa da hasta olmuş-çünkü ecel kader planında, dua ve beddua ona tesir etmez, yazık olmuş, iki yakası bir araya gelmeyen, evlatlarından hayır görmeyen bir fert çıkar karşımıza. Zaten aileden hiç dert eksik olmaz. “Kendinize, malınıza ve çoluk çocuğunuza beddua etmeyin! Duaların kabul olduğu bir saate rastlarda bedduanız kabul olmuş olur.” (Müslim, zühd 74) Bir amele bile haklı olarak “Evlatlarından bulasın.” dese boşa gitmez. Haksız yapılan veya haddinden büyük olan beddualar ise sahibine geri döner.
İmam-ı Birgivi insanoğlunun akrabasının geriye doğru yedi nesil olduğunu söylüyor. Bunların hepsinin ahlakının özü, nüvesi, karakteri, zerreler seviyesinde de olsa nesilden nesile az veya çok süzülerek bizlere kadar geliyor, bizim neslimizin ahlakının temelini oluşturuyor. Sonra insan bu temeli alıp ergenlikle daha iyiye veya daha kötüye götürüyor. Kişinin başına gelen belalar, sıkıntılar, huzursuzluklar, vazgeçemediği kötü huylar veya bir türlü yönelemediği iyi huylar. Bunların hepsinde kişinin geçmişinin, 7 ceddinin payı var. Yani atanın zulümden aldığı lanet ve beddualar veya üzerinde ödenmemiş keffaretler yedi nesil aşağı doğru akıp geliyor bu alemde. Bunların tedavisini bilahere konuşacağız.
4. ZEKAT ve ADAK KONULARI
Şeytanın vücuda girme ruhsatı aldığı en önemli iki maddedir. Musallatların yarısı isyan ve bedduadan ise diğer yarısı da neredeyse bu sebeplerdendir. “Zekat malın kiridir.” diyor hadiste.”Malın zekâtını ödedin mi, kendinden onun şerrini def ettin demektir.” (Kütüb-ü sitte, 7/24) Zekatı vermeyip kirli mal yemiş bir bünye ne kadar ruhen ve fiziken sağlıklı olabilir ki?
Yerine getirilmeyen adak meselesi ise başlı başına bir fecaattir. Allahu Teala’ya insan zaten şart koşuyor. Hele benim şu işimi hallettir bir kurban keseyim diyor. “Adak, kaderden hiçbir şeyi değiştirmez. Ancak cimri kişiden adağı sebebiyle bir mal çıkarılır.” (Tirmizî, Nüzûr: 10)
Biz insanoğlu olarak yapılmayan söze kızarken Allahu Teala’ya karşı yerine getirilmeyen adaklarda bir kısım mazarratlara kapı açar.
Yerine getirilmeyen koyun kesme, fakir sevindirme gibi her bir adaktan sonra hemen vücuda bir cinni şeytan musallat olur. Tamda o adağa uygun fiziksel ve ruhsal problemler başlar. Sizin kesmediğiniz kurban karşısında çocuğunuz kendisini jiletler durur. İlla o kanı akıtır yani.
5. MİRAS MESELESİ
Miras meselesinde yapılan zulümler ve burada ortaya çıkan beddua ve intizarlarda en büyük musallat kaynaklarından biridir. Buradan gelen lanet, beddua ve intizar musallatları nesiller boyu devam eder.
6. RIZASIZ EVLİLİK
Anne babanın rızası almadan yapılan ve daha sonra helalleşilmeyen evlilikler. Hele anne babaya el kaldırıp da çarpılmayan, hayatta birşeyleri ters gitmeye başlamayan kimse yok gibidir. Mehirin ihmal edilmesi de şeytanın en sevdiği günahlardan biridir. Ayrıca eşlerin birbirlerine lanet ve bedduaları, kişinin “lanet olsun böyle evliliğe” gibi tel’ini işin tuzu biberi olur. Ondan sonra bu eve birtürlü huzur gelmez, eşler tartışır durur. Kadının üç günden fazla kocasına küs durması ve yatağını ayırması, Erkeğin eşine kötü davranması şeytanın girme ruhsatlarından biridir.
7. FAL BAKMAK-BÜYÜ YAPMAK
Bunların iş ortağıdır şeytan. Hele birde paralı yapıyorlarsa bu işi, soylarında çok sıkıntı olur.
Cinni şeytan musallatlarının tasallutu ile anne karnında sıralı ölü doğumlar olması, sakat doğumlar, sülale boyu süren psikolojik rahatsızlıklar vermeleri hep bu günahlardan aldıkları ruhsatlarla olur.
Zina, iftira, gıybet, yetim hakkı diğer önemli giriş ruhsatlarıdır. Ruhsatlarla vücuda girip yerleşen cinni şeytanlar günahlarla güç kazanırlar. Zamanla kişinin ruhunu, aklını ve iradesini kontrol altına alıp vücuda hükmederler. Yerine göre sizinle dengesizce konuşan, kavga eden eşiniz, arkadaşınız değildir aslında. Şeytanın hükmüne girmiş nefsin mırıltılarıdır o söz ve davranışlar. Zaten “Kendimi kaybetmişim, ne dediğimi bilmiyorum, cinnet geçirmişim, aklım başımdan gitmiş.” ifadesini duyarsınız bu ruhunu şeytana kaptırmışlığın neticesi olarak.