Günahtan Arındıran Bir Çeşme: Tevbe Namazı
Ümmetine tevbe namazını anlatmak için Peygamberimiz (s.a.v.) “Bir kul günah işler de sonra kalkıp güzelce abdest alıp temizlenir ve iki rekât namaz kılarak Allah’tan bağışlanmak dilerse Allah onu mutlaka affeder.” buyurmuş ve arkasından şu mealdeki ayeti okumuştu:
“Onlar çirkin bir günah işledikleri veya herhangi bir günaha girerek kendilerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlarlar ve günahlarını bağışlaması için O’na niyazda bulunurlar. Günahları ise Allah’tan başka affedecek kim vardır? Ve onlar işledikleri günahta bile bile ısrar etmezler.” (Âl-i İmran: 135)
Rabbimiz, Kendisinden asla ümit kesilmemesini emrederek, şöyle buyurur:
“Ey günah işleyerek nefislerine zarar vermede haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah dilerse bütün günahları bağışlar. Çünkü O çok affedici ve çok merhametlidir.” (Zümer Suresi: 53)
Cenab-ı Hak tevbe eden kulundan dolayı Zatına mahsus mukaddes bir sevinç duyar:
“Öyle bir kimse ki çorak, boş ve tehlikeli bir arazide bulunuyor. Beraberinde devesi vardır. Devesinin üzerine de yiyecek ve içeceğini yüklemiş. Derken uyur. Uyandığında bir de bakar ki devesi gitmiş. Devesini aramaya koyulur. Bir türlü bulamaz. Açlıktan ve susuzluktan perişan bir vaziyette iken kendi kendine şöyle der: ‘Artık ilk bulunduğum yere gideyim de, ölünceye kadar orada uyuyayım.’ Gider, ölmek üzere başını kolunun üzerine koyar. Bir ara uyanır. Bakar ki devesi yanı başında duruyor. Bütün azığı, yiyeceği ve içeceği de devesinin üzerindedir. İşte Allah mümin kulunun tevbe ve istiğfarı ile böyle bir durumda olan kimsenin sevincinden daha fazla sevinç ve lezzet alır.” (Hadis…Müslim, Tevbe: 3)
İyi ve faziletli bir mümin, günahlarını büyük, sevaplarını küçük görür. Çünkü asıl mesele, günah işlememek için olağanüstü bir gayret sarf etmektir; buna rağmen günaha düşülürse, hemen tevbe ve istiğfarla Allah’a sığınmaktır.
Kur’an’ın birçok ayetinde geçtiği gibi tevbe ve istiğfar etmek Allah’ın bir emridir ve başlı başına bir ibadettir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) günahsız olup geçmiş ve gelecek günahlarının bağışlandığına dair Rabbimizden müjde aldığı hâlde günde yetmiş, bazen yüz kez tevbe istiğfar ettiğini belirtmiştir.
Rabbimiz günah işleyen kimselere tevbe yolunu göstererek, şöyle müjde verir:
“Ancak tevbe eden ve güzel işler yapanlar bundan müstesnadır. Allah onların günahlarını silip yerlerine iyilikler verir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.” (Furkan: 70)
Çok tevbe etmek, Allah’ın sevgisini kazandırır:
“Şüphesiz Allah, tekrar tekrar günah işlediği halde üst üste tevbe eden kulunu sever.” (Bakara Suresi: 222)
Mademki Allah tevbe edenleri sever, o hâlde hiç günahımız olmasa bile –ki bu imkânsız- sık sık tevbe ve istiğfar etmemiz gerekir. Tevbe, yapılan günahtan pişman olmak, üzülmek, bir daha işlememeye karar vermektir. Tevbe eden kişi, Allah’ın rahmetine ve mağfiretine güvenmeli, Ondan ümit kesmemelidir.
Bir genç işlediği küçük bir günahtan pişman olmuş, ağlayarak telefon etmişti. Her ne kadar Allah’ın Gafûr ve Rahim olduğunu, tevbe ve istiğfar etmesini söylemişsem de:
— Ben affedilmem, diye ağlıyordu.
— Peki, abdest al, iki rekât tevbe namazı kıl, tevbe ve istiğfar et, dedim.
Aradan kısa bir süre geçti. Sakin ve neşeli bir şekilde şu müjdeyi verdi:
— Abdest alıp namaz kıldım, dua ettim. Sonra Kur’an’ı alıp Besmele çekip bir yer açtım. Karşıma Hicr Suresinin 49. ayeti çıktı: “Kullarıma haber ver ki, Ben hiç şüphesiz çok bağışlayıcı, çok merhamet ediciyim.”
Cenab-ı Hak adeta onunla konuşur gibi teselli etmişti.
Tevbe Namazı
Uzun yıllar günah içinde olduğu hâlde hepsini bırakıp yepyeni bir dinî hayat yaşamak isteyen kimseler, güzelce gusül abdesti alıp, iki rekât veya istedikleri kadar tevbe namazı kılıp, istiğfar ve dua ederek dünyaya yeni gelmiş gibi pırıl pırıl bir hayata başlayabilirler.
Aslında dinî hayat yaşadığı ve günahlara girmediği hâlde her nasılsa ayağı sürçüp küçük veya büyük herhangi bir günah işleyen kimseler de, tevbe namazı kılıp af dileyebilirler.
Bir kimse, herhangi bir günah işlemese bile bazı zamanlar tevbe namazı kılıp daha bir yürekten istiğfarla Allah’a sığınabilir.
Tevbe namazı her zaman her yerde kılınabilir. Ancak duaların kabul olduğu vakitlerde, bilhassa mübarek zamanlarda ve mekânlarda kılmak güzeldir.
Normal namaz gibi, mesela sabah namazının iki rekât farzı gibi kılınır. Fâtiha’dan sonra belirli bir sureyi okuma şartı yoktur. Ama bilenler dua, tevbe ve istiğfar ayetlerini okuyabilirler. En az iki rekât kılınabileceği gibi, kişinin gönlünün rahatlayıp tatmin olduğu miktar kadar da kılınabilir. Önemli olan günahtan dolayı mahzun olup, kırık bir kalp ve yaşlı bir gözle Allah’a sığınmak ve affedileceğinden ümit beslemektir.
Cemil Tokpınar