Son zamanlarda nazarı bozmak amacıyla yapılan birçok bidat ve şirk uygulama arasına tuz patlatma ritüeli de dahil edilmeye çalışılıyor.
Tuz patlatma ritüeline benzer uygulamaların farklı kültürlerde de karşımıza çıkmaktadır. Bu uygulamaların ortak noktası, tuza atfedilen arındırıcı, koruyucu veya kötü enerjileri uzaklaştırıcı güçtür.
Şamanist gelenekte tuz kötü ruhları kovmak için kullanılır. Tuzun ateşe atılmasıyla çıkan ses ve dumanın, kötü enerjileri uzaklaştırdığına inanılır.
Kızılderili kabilelerinde tuzun, negatif enerjileri emdiğine ve ortamı temizlediğine inanılır ve arınma ve kutsama törenlerinde kullanılır.
Yunan mitolojisinde deniz tanrıçası Afrodit’in deniz köpüğünden (tuzlu su) doğduğuna inanılır. Bu, tuza yaratıcı ve doğurgan bir anlam yükler.
Sumo güreşlerinde güreşçiler, mindere çıkmadan önce mindere tuz serperler. Bu, minderi arındırmak ve kötü enerjileri uzaklaştırmak anlamına gelir.
Yahudilikte de bulunan ve nazardan korunmak amacıyla yapılan kurşun dökme ritüelinde bazen tuz da kullanılır. Tuz bu ritüelde arındırıcı bir unsur olarak yer alır.
Tuzun ısıtıldığında “patlaması”, tamamen fiziksel bir olaydır. Tuz kristalleri, yapılarında mikroskobik miktarda su molekülleri hapseder. Isı uygulandığında bu su molekülleri buharlaşır ve kristal yapının içinde basınç oluşturur. Artan basınç, kristalin zayıf noktalarından kırılmasına ve ani bir ses çıkmasına neden olur. Bu olay, tamamen doğal bir süreçtir.
Bilimsel olarak açıklanabilen olaylara metafiziksel anlamlar yüklemek veya dinin argümanlarını illa da bilimsel gerçeklerle temellendirmeye çalışmak doğru bir yaklaşım değildir.
Tuz patlatma ritüelinin Kur’an ve sünnette hiçbir dayanağı yoktur. Bu ritüel dinin özüne sonradan eklenmeye çalışılan bir bid’attir. Bid’at, dinin aslından olmayan ve ibadet niyetiyle yapılan her türlü yeniliktir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Her bid’at sapıklıktır ve her sapıklık ateştedir”* buyurmuştur.
Eğer bir kişi, tuzun kendiliğinden nazarı defettiğine, yani tuza ilahi bir güç atfettiğine inanırsa, bu durum şirk olur. Çünkü bu durumda kişi, Allah’ın kudretini bir nesneye (tuza) atfetmiş olur ve bu, tevhid inancıyla çelişir. Şifa ve koruma yalnızca Allah’tandır.
Nazardan korunmanın tek yolu Kur’an okumak, dua etmek ve Allah’a sığınmaktır.
*Ebu Davud; hadis no: 4607